Sadece on üçüncü yüzyılın değil, insanlık tarihinin en önemli yükseltilerinden biri olarak kabuledilen Baybars'ın hayatı, zafer ve fetihlerin yanında büyük acı ve çırpınışlarla dolu. Kıpçakbozkırından Kahire'ye, kölelikten sultanlığa uzanan bu emsalsiz biyografide, Haçlı seferleriylebirlikte yeni bir yıkım harekâtı olan Moğol istilası da ağırlıklı bir yer tutuyor. Ali Emre;kronolojiyi gözeten etkili bir kurgunun yanında, olay ve anlatım yönünden sürekli zenginleşenromanıyla, hem Frenkleri hem de Moğolları kahreden büyük Memlûk Sultanı'nın çehresine veçok yönlü cehdine eğiliyor bu kez. Dönüştüren inanç ve cesaretin, iç dünyayı ezen ihanet veutancın, sağaltıcı sevdanın ve umudun, sarp yokuşları aşan adanış ve kardeşliğin; yalnızcasarayları ve savaş meydanlarını değil, Kartaca'dan Kayseri'ye, Aragon'dan Çin'e kadar bütün biryeryüzünü nasıl titreştirdiğine tanıklık etmeye çağırıyor. Kral Louis de söz alıyor bu heyecansarmalı içinde, Hülâgû Han da; Muîneddin Pervane'nin kasılmış çehresi de geçiyor gözlerimizinönünden, İbn Teymiyye'nin çatık kaşları da. Nureddin Zengi / Şark'ın Kandili kitabıyla başlayan,Selahaddin / Şark'ın Kartalı romanıyla gövdeleşen üçleme Baybars / Şark'ın Kalkanı ile sondurağa ulaşırken soluğumuzu kesiyor.