Ehline malûm olduğu üzere Kur'ân-ı Kerîm başta "Ulûmu'l-Kur'ân" (Kur'ân ilimleri) olmak üzere pek çok ilminkonusu olmuştur. Özellikle de bunlar içerisinde Kırâat ve Tecvid ilimlerinin oldukça önemli bir yeri olduğuunutulmamalıdır. Çünkü bu ilimler, Kur'ân'ın Allah'ın inzâl buyurduğu ve Peygamberimizin de ebedî mûcizesi olup,nüzûlünden günümüze ve kıyamete kadar kendisinde hiçbir şekilde değişiklik vaki olmayan bir ebedî mûcizeliğinitemin eden ilimlerdir.Bu iki ilim (Kırâat ve Tecvid ilimleri), Kur'ân'ın kelâmî yönünü, kıraatını, nâzil olduğu şekliyle muhafazasınıkonu edinmişlerdir. Kur'ân'ın kelâmî yapısının en küçük unsuru olan Arap harflerinden başlayıp Kur'ân'ın tümüneşâmil kırâat edilen yapısı, bu Kırâat ve Tecvid ilimlerinin konusudur. Kur'ân'ın en küçük unsuru olan harflerinmahreç ve sıfatlarından başlayıp, harflerin oluşturduğu kelimeler, kelime ve âyetler, okunan, tilâvet olunan bir kelâmolması itibâriyle bu ilimlerin konusunu teşkil etmektedir.Esasında müslümanların Kur'ân-ı Kerîm'i muhafaza ve koruma sorumluluğu bu ilimlere de önem vermeyebağlıdır. Çünkü Kur'ân, okunan ilâhî bir kelâmdır. Yüce Peygamberimiz Kur'ân okumanın dinimizde en faziletli biribâdet olduğunu bildirmiş, Allah Teâlâ da Kur'ân tilâvetinin gelişigüzel olmayıp âdâbına uygun bir şekildeokunmasını emretmiştir. İşte Kur'ân'da geçen bu "tertil" tâbiri, tecvid ve kırâat ilimlerinin ihtiva ettiği usûl vekâidelere riâyet etmekle elde edilebilir.Binâenaleyh bu ilimler Kur'ân-ı Kerîm'in Allah katından indirildiği ve Rasûl-i Zîşân'ın öğrettiği Kur'ân'ın,bugüne kadar inzâl olduğu şekliyle okunmasını temin eden ilimlerdir. Hem ilmî hem de tatbîkî yönü olan bu ilimlerin,her ne kadar ağızdan dolma olarak öğrenilmesi kısmen mümkün ise de en güzel ve ideal olanı bu ilimlerin tecvidkitaplarında tesbit edildiği hem nazârî ve hem de amelî yönüyle okunmasıdır.İşte nâçizâne gayemiz, önce Mevlâ'nın rızasına nâiliyet, Kur'ân-ı Kerîm'e hizmet, Resûl-i Zîşâna dehâlet ve şefâatdilemektir.