İslâm bir kısım vecibelerin zor, acı ve tatsız olduğunu kabul eder; ancak o vecibelerin içinde gizli öyle bir hikmet vardır ki, onunla işin meşakkati hafifler, acısı gider, insanın sınırlı aklının göremeyeceği nice gizli güzellikler onunla ortaya çıkar. İşte o zaman insanın önünde işin gerçek yüzünü aksettiren yeni ufuklar açılır. İnsan onunla şimdiye kadar görmediği şeyleri de görmeye başlar. İnsan işlerin sıkıntısını çektiği ve musibetlerin içine gömüldüğü bir anda bile o ufuklardan kendisine mutluluk rüzgârı eser, kimbilir şu sevimsiz işlerin arkasında belki ne güzellikler var ve dış görünüşü ile güzel olan şeylerin arkasında da kimbilir ne kötülükler yatıyor?! Şüphesiz bu işleri, olayların bütün yönlerini, işlerin gizli olan akıbetlerini sadece Allah görür ve bilir. İnsan ise hakikati bilemez. Her insan özel deneyimleri içerisinde hayatını düşündüğü zaman birçok tatsız olayla karşılaştığını, fakat bunların güzel sonuçlar doğurduğunu ve birçok lezzetin gerisinde de büyük kötülüklerin saklandığını görebilir. Nice arzu edilen şeyler vardır ki, o anda elde edilemedikleri için insan üzüntüsünden adeta ölecek hale gelir, ne var ki daha sonra Allah'ın o işi kendisine müyesser kılmamakla ne büyük bir lütufta bulunduğunu anlayacaktır. Yine nice zorluklar vardır ki, insan istemeden onları sineye çekmeye çalışırken, nerdeyse korkudan ödü patlayacak hale gelir. Ancak bir süre sonra bakar ki, bunlar hayatında hiç karşılaşmadığı güzellikler getirmiştir.