Bir kelime şiire girdiyse değişir çünkü yeniden inşa edilir. Yaşamak da Cahit Zarifoğlu'nun yenidentanımladığı bir kelime. Zira o, tüm bilinmezliği ve sıradanlığı, huzuru ve kaygısı, aydınlığı ve esrarı,korkusu ve yakarışı ile yeryüzündeki yolculuğunu sürdürmüş; her adımında kendisi olarak ve ânıkendisinin kılarak apayrı bir yaşamak inşa etmiştir.Sisin örttüğü demiryolunda ağır aksak yola çıkan tren, şairin çocukluk hatıralarının başkenti Silvan'adoğru ilerlerken Yeni Camii'nin avlusu, sessizliği kolundan tutup çeker yeryüzüne. Koca medeniyetiniçinde kendine yurt arayan ruhlar, yalnızlıktan yontulan büyük anlara acziyetle bir kez daha eğilir.Yaşamak'ta günlerin kendisinden ziyade ne barındırdığı; beyaz sayfalardaki bir avuç harfin, ölümü bilendağlar gibi gülümsediği, ışığın parçaladığı karanlığı geri verdiği apaçık görülür.Farkına varmadan Butun bunların, hatırasız haftaların, kalbimi fark etmelerinden korkmamın sebebivar. diyordum. Şimdi bir şeysin benim için... Varsın. Fakat bocalıyordum. Gizlice duşunduğum, farkedilmesinden korktuğum hakikat sen miydin, yoksa ben, hatırasızlığı, boşluğu, en ucuz şekilde, sırtımdankorkakça, hiçbir teşebbuste bulunmadan birdenbire atmak için yine hayal mi kuruyordum. Dedim ya işte,bocalıyorum. Yeniden yaşamaya başlamak kolay mı?