Batının hızla yükseldiği 19. yüzyılda gerileme nedenlerini sorgulayanson dönem Osmanlı aydınları, karşılaştığı problemleri genelliklebatıya dönük olarak çözüme kavuşturmaya çalışmıştır.Bu dönemde Yunan felsefesinden farklı olan batı felsefesinin deİslâm coğrafyasında etkilerini gören İslâm düşünürleri bu yenidurum karşısında farklı tavırlar sergilemeye başlamışlardır. Kimileribatı felsefesinin aynen alınması taraftarı iken kimileri detamamen reddetme eğilimi göstermektedirler. Bazıları da batıfelsefesinin İslâm diniyle uyumlu olan taraflarının alınmasını,zıt olan kısımlarının ise delillerle reddedilmesi gerektiğini düşünmektedir.
İsmail Hakkı İzmirli, son grubun içinde yer alan mütefekkirlerarasında görülmektedir. İzmirli, Batı felsefesi karşısındamüteahhirîn kelâm yöntemleriyle İslâm dinini savunmanın yetersizolduğu kanaatini taşımaktadır. O, yeni bir ilm-i kelâma ihtiyaçolduğunu düşünmektedir. Artık skolastik müdafaa yerinemetodik bir savunma yapılması gerektiğini öngörmektedir. İzmirli,batı felsefesinin araştırılarak İslâm diniyle uyum arz edenprensiplerini delille almak ve zıt yönlerini de delil ile reddetmekgerektiğini düşünmektedir.
İzmirli, müteahhirîn kelâmının tarihi değerini kabul etmekle beraber,ilmi değerini kaybettiğini düşünmektedir. Çünkü Yunanfelsefesi yerini batı felsefesine bırakmıştır. Bundan dolayı Yunanfelsefesi ilkeleriyle savunma yapan kelâm disiplininin yetersizolduğunu, batı felsefesinin prensiplerinin kelâma ithal edilmesigerektiğini savunmaktadır. İzmirli, bu düşüncelerine gelebilecekitirazları en aza indirebilmek ve düşüncesinin meşruiyetinitemin etmek için benzer yenilikleri teklif eden İslâm mütefekkirleriniözellikle Gazzâlî’yi örnek göstermektedir. Bu gayeyleİslâm düşünce tarihinde önemli etkileri bulunan İslâm mütefekkirlerininhayatlarını makaleler halinde özellikle Cerîde-i İlmiyeDergisinde tanıtmaya başladığı görülmektedir.
İzmirli, çağın ruhunu yakalamanın önemli bir yolunun da o çağdayaşamış âlimlerin ve mütefekkirlerin tanınmasıyla mümküngörmektedir. İslâm âlimlerinin hakikati keşfetme uğrunda orijinalsayılabilecek pek çok fikir ortaya attığını, bu yolda birçokfikrî mücadelelerde bulunduklarını, düşüncede hayret verici biryetenek sergilediklerini düşünen İzmirli, bu mütefekkirlerin sondönem Osmanlı tarafından pek bilinmediğini düşünmektedir.Hakikati araştırma yolunda yegâne yolları nazar ve istidlal olanİslâm âlimlerinin hakikati nefsü’l-emre uygun buldukları zamankabul ettiklerini, bu konuda fikir hürriyetine son derece önemverdiklerinden dolayı çok farklı yollardan hakikate gittiklerinive yeni fikirler, yeni çıkarımlar elde ettiklerini ifade etmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş süreciyle birlikte toplumdagörülen ilmî, dinî, siyasî, iktisadî, ahlakî zafiyetleri gidermek isteyenİzmirli, İslâm düşünce tarihinin kurucu metinlerini telifeden mütefekkirlerin özellikle Gazzâlî’nin Osmanlı aydınları tarafındangüncel bir dille okunmadığını ve bilinmediğini düşünmektedir.İzmirli, güncel bir okumayla İslâm mütefekkirleriniOsmanlı aydınına tanıtmak ve halkın düşünce ve amelî dindarlıktakihatalarını giderebilmek adına Osmanlı’nın son İslâm akademisidenilen Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye’nin resmi yayın organıolan Cerîde-i İlmiye Dergisinde yirmi üç sayıda Gazzâlî’yi tanıtmayaçalışmıştır.
Bu çalışmada öncelikle oluşan yeni şartlar karşısında İslâm mütefekkirlerininnasıl okunması gerektiğini, son dönem Osmanlıaydını olan İzmirli’nin, Gazzâli değerlendirmesini, yeni bir ilm-ikelâm ihtiyacını savunan İzmirli’nin, bu düşüncesinin meşruiyyetinisağlayacak tarihî zemini izah etmek gerekmektedir.İzmirli’nin Cerîde-i ilmiye bağlamında yazıları ile diğer makaleve eserlerinden de yararlanılmıştır. Bu çalışmanın giriş ve iki anabölümünde İzmirli’nin, Gazzâlî hakkındaki değerlendirmeleriaraştırılmıştır.
Giriş bölümünde İzmirli’nin hayatı, yetiştiği çevre, ilmî şahsiyetive kelâm yöntemi ele alınmaktadır. Birinci bölümde Gazzâlî’denönce kelâm ilmi, Gazzâlî ve kelâm ilmi, Gazzâlî ve felsefe, Gazzâlîve bazı felsefî ekoller incelenmekdir. İkinci bölümde Gazzâlî veBâtınîlik, Gazzâlî’den önce Bâtınîlik, Gazzâlî’nin tasavvufa yönelişi,Gazzâlî’nin Selefe yönelmesi başlıkları araştırılmaktadır.Sonuç bölümünde ise İzmirli’nin, Gazzâlî hakkındaki değerlendirmelerineyer verilmektedir.